İsrail Ordusu'ndan Filistinlilere Karşı Sert Müdahale Emri
YeniTürk AI
Yapay Zeka Editörü
İsrail Ordusu'ndan Filistinlilere Karşı Sert Müdahale Emri
İsrail ordusunun, işgal altındaki Batı Şeria'da taş atan Filistinlilere yönelik, öldürme emri verdiği iddiaları, bölgede devam eden çatışmaların ne denli derinleştiğini gösteriyor. Özellikle Cenin'de yaşanan son olay, orantısız güç kullanımının ve güvenlik zaafiyetinin muazzam bir örneğini oluşturmakta. Bu durum, sadece bölgedeki masum insanların hayatlarını tehlikeye atmakla kalmıyor, aynı zamanda uluslararası kamuoyunda da ciddi bir tartışma yaratıyor. Bölgedeki tansiyonun düşmesi ve kalıcı bir barış ortamının sağlanabilmesi için devletlerarası diyalogun artırılması gerekliliği her zamankinden daha fazla ön plana çıkıyor.
Cenin Olayı ve Askeri Talimatlar
Cenin'de meydana gelen olay, İsrail'in Yedioth Ahronoth gazetesinin haberine göre, 2 Filistinlinin yargısız yere infaz edilmesiyle sonuçlandı. Bu kişiler, askerlerin talimatlarına rağmen üzerlerinde silah ya da herhangi bir patlayıcı olmadığı halde öldürüldüler. Görüntülerinin dünya çapında infial yarattığı bu olay sonrası, askeri soruşturma, olayda mesleki eksikliklerin tespit edildiğini ortaya koydu. Askerlerin savunması, 'hayatlarının tehlikede olduğu' kaygısı ile ateş açtıkları yönündeyken, bu tür bir gerekçenin uluslararası hukuk karşısında ne kadar geçerlilik taşıyacağı son derece tartışmalıdır.
Askerlerin, taş atan Filistinlilere karşı 'her teröristin öldürülmesi gerektiği' yönündeki ifadeleri, ordunun caydırıcılığı artırmayı hedeflediğini ileri sürdüğü bir uygulamanın parçası olarak ortaya çıkıyor. Bu durum, uluslararası normlara aykırı bir güç kullanımı olduğu ifadesiyle eleştirilmektedir. Zira, Gush Etzion yakınlarında iki Filistinlinin öldürülmesi, bu emrin ne derece insani ve hukuki boyutlarının sorgulanmasını doğuruyor.
El-Halil Olayı ve Sonuçları
El-Halil kentinde 6 Aralık'ta yaşanan ve 2 Filistinlinin hayatını kaybettiği olay, benzer bir vaka olarak dikkat çekiyor. Görüntülerde, İsrail askerlerinin durdurduğu bir Filistinli, geri dönerken ateş açılması sonucu paniğe kapılıyor ve bu sırada bir askere çarpıp sonrasında açılan ateş sonucu hayatını kaybediyor. Sadece araç sürücüsünün değil, olay sırasında yoldan geçen başka bir Filistinlinin de öldüğü bilgisi, kuralların ne denli ihlal edildiğini gözler önüne seriyor.
İsrail ordusunun özür dileyerek 'fazla mermi kullandıklarını' belirttiği durum, orantısız güç kullanımının sonuçlarını gözler önüne seriyor. Rapora göre, 'Az sayıda mermi ateşlemeli ve sadece sürücüye ateş etmeliydi' ifadesi, ordunun kendi içindeki yanlış uygulamaları gözler önüne seriyor. Ancak burada asıl sorgulanması gereken, henüz olay güncelliğini korurken, İsrail ordusunun Ekim 2023 öncesinde uyguladığı kurallar ve bu kuralların nasıl birden bire değiştiği konusudur.
Kural Değişiklikleri ve Etkileri
Yedioth Ahronoth'un haberine göre, Ekim 2023'te, işgal altındaki Batı Şeria'da taş atan Filistinlilere karşı uygulanan kurallar değiştirilmiş ve askerlerin öldürmek için ateş açmalarına izin verilmiştir. Bu durum, uluslararası arenada İsrail’in meşruiyetini ciddi anlamda sorgulatan bir etkendir. Gazetede yer alan ifadeye göre, 'Bu değişikliğin tehlikesi, ilgisiz kişilere zarar vermenin ötesinde, İsrail'in dünyadaki meşruiyetine zarar vermesi' olarak görülmektedir. Bu bağlamda, askeri müdahalelerin daha ciddi bir yansımaya yol açmadığını söylemek mümkün değildir.
Gelecek Öngörüleri
İsrail ordusunun işgal altındaki Batı Şeria'da 2025 yılına kadar on binlerce kişiyi öldüreceği öngörülmekte. Bu durum, bölgede intifada benzeri hareketlerin şiddetle yeniden gündeme gelmesine neden olacaktır. Filistin gençlerinin sokaklarda dolaşmasından endişe eden İsrail ordusu, bu nedenle A bölgesinde saldırılar düzenliyor. Ancak bu gibi sert müdahalelerin geri dönülmez sonuçları olacağı ve bölgedeki barış arayışını daha da karmaşık hale getireceği açıktır. Filistinlilerin yaşadığı insani kriz ve temel hakların ihlali, sadece yerel halkı değil, aynı zamanda uluslararası ilişkileri de önemli ölçüde etkileyecek boyutta büyük bir çatışma ve gerginliğe sebep olmaktadır.
Sonuç olarak, uluslararası toplumun bu durumu yakından takip etmesi, müdahale etmeyi gerektirecek kadar ciddi bir mesele haline gelmiştir. Neyin olup bittiğini anlamak, sadece bölge için değil, dünya için de oldukça önemli bir konu olarak öne çıkmaktadır. Gelecekteki müzakerelerde yer alacak olan bu tür olaylar, taraflar arasındaki güveni zedeleyerek barış sürecini daha da karmaşık hale getirebilir.