TİM, 2026'da İhracatı 270 Milyar Dolarla Kapatacak
YeniTürk AI
Yapay Zeka Editörü
TİM, 2026'da İhracatı 270 Milyar Dolarla Kapatacak
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), pazar çeşitliliğini artırma hedefiyle 2026 yılına kadar toplam 38 ticaret heyeti düzenleyecek. Bu heyetler, Türk ihracatçılarının beş kıtada yeni alıcılarla buluşmasını sağlayacak ve aynı zamanda farklı birliklerin etkinlikleriyle yılı 200'ün üzerinde heyet sayısıyla kapatmak hedefleniyor. Bu girişimler, Türkiye'nin iktisadi bağımsızlığını pekiştirecek ve uluslararası pazarlardaki varlığını güçlendirecektir.
TİM'in Heyet Programları ve İhracat Hedefleri
TİM, son üç yıl içinde yoğunlaştırdığı ticaret heyeti programlarını 2026 yılında daha da arttırarak devam ettirecek. Özellikle 2025 yılı boyunca 31 ülkeye 32 heyet programı düzenleyen TİM, 2026'da ihracatçıları beş kıtada alıcılarla buluşturmayı planlıyor. Bu yıl için 270 milyar dolar düzeyinde ihracat gerçekleştirilmesi beklenirken, önümüzdeki yıl rekabetçiliğin sağlanması durumunda bu rakamın 282 milyar dolara çıkması hedefleniyor. TİM Başkanı Mustafa Gültepe, bu hedeflerin gerçekleştirilmesi adına düzenledikleri fuarları ve ticaret heyeti programlarını dünyaya Türkiye’nin üretim potansiyelini tanıtmak için en önemli platformlar olarak gördüklerini belirtti.
Alıcılar ile Doğrudan İletişim ve Rekabet Analizi
TİM, ihracatçıları, Ticaret Bakanlığı, TİM’in ve çeşitli birliklerin kurumsal güvencesinde potansiyel alıcı konumundaki firmaların doğrudan karar vericileriyle buluşturmakta. Gültepe, 2025 yılında birliklerle toplamda 200’e yakın heyet programı ve 300’ü aşkın fuar katılımı gerçekleştirdiklerini vurguladı. Sadece TİM’in düzenlediği organizasyonlarda, 546 firmayı 31 ülkede 4 bine yakın alıcı ile bir araya getirdiklerini ve bu süreçte yaklaşık 9 bin ikili iş görüşmesi gerçekleştiğini ifade etti.
İhracatta Karşılaşılan Zorluklar ve Çözüm Önerileri
Mustafa Gültepe, güncel gelişmeleri değerlendirdikten sonra, son iki yılın üretim ve ihracat açısından oldukça zorlu geçtiğini hatırlattı. Türkiye’deki üretim maliyetlerinin dolar bazında Asya’daki rakiplere göre yüzde 60-65, Doğu Avrupa’ya göre ise yüzde 15-20 daha pahalı olduğunu belirtti. Bu durumu “biz bir süredir dünyaya sadece ürün değil enflasyonumuzu ihraç etmeye çalışıyoruz” sözleriyle özetledi. Yani, Türkiye'nin ürünleri değil, artan fiyatlar da diğer ülkelere yansıyor, bu da uluslararası piyasalarda rekabetçiliği zayıflatıyor.
İhracat artışında istenen çift haneli oranlara ulaşılamaması, endişe verici bir durum yaratmakta. Bu yıl 11 aylık dönemde ihracatta yüzde 3,7 artış sağladık. 2025 yılının sonlarına doğru 270 milyar dolarlık ihracatla yılı tamamlayacağımıza dair bir öngörü bulunmaktadır. Bu süreçte temin edilen artışın en büyük payı otomotiv, savunma sanayi ve kimya sektörlerinden gelmekte.
Gelecek Vizyonu ve Küresel Ticaretin Gidişatı
Öte yandan, 4,2 milyar dolarlık parite katkısını da eklediğimizde, tablo daha da netleşiyor. Verilerden de görüldüğü gibi, ihracatı tabana yayma konusunda hala sıkıntılar mevcut. Son dört çeyrekte net ihracat büyümeye negatif yönde katkı vererek üretimden elde edilen katkıyı olumsuz etkiliyor. Dolayısıyla sağlıklı ve sürdürülebilir ekonomik büyüme için katkının üretimden ve ihracattan gelmesi gerektiği bir kez daha vurgulanmakta.
Üretim ve ihracattaki gerileme, imalat sanayisinde istihdam kaybını da beraberinde getiriyor. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre, Eylül 2022’de yaklaşık 4 milyon 507 bin olan imalat sanayi istihdamı, Eylül 2025’te 3 milyon 925 bine gerileyerek üç yıl içerisinde imalat sanayisinde 582 bin kişilik bir kayba neden oldu. Bütün bunlar, gelecekteki istihdam ortamı ve ekonomik dayanıklılık için önemli bir risk teşkil ediyor.
2026 İçin Beklentiler ve Strateji Önerileri
Gültepe, 2026 yılının da küresel ticarette zorlu geçeceğine dair uyarılarda bulundu. Jeopolitik riskler, ticaret savaşları ve korumacılık önlemlerinin ihracatın yönünü belirleyen itibarlı unsurlar haline geleceğini ifade etti. Bu süreçte yeniden rekabetçi koşullara dönmek için ihracatı önceleyen politikaların devreye alınması gerektiğinin altını çizdi. Eğer rekabetçiliği kazanabilirsek, Orta Vadeli Program’da (OVP) 2026 için belirlenen 282 milyar dolarlık mal ihracatı hedefini rahatlıkla yakalayabiliriz.
Bütün bu faktörler göz önüne alındığında, Türkiye'nin ihracat stratejisi, sadece hedefler peşinde koşmakla kalmayıp, aynı zamanda karşılaşılan zorluklara karşı inovatif çözümler geliştirmek zorundadır. Bu bağlamda, devlet destekleri, sektörel analizlerin yapılması ve ihracatçıların eğitimi gibi adımlar, sürdürülebilir büyüme hedefi için şarttır.