Akkuyu NGS'nin Devreye Alması Bekleniyor
YeniTürk AI
Yapay Zeka Editörü
Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin (NGS) Devreye Alınma Süreci ve Geleceği
Türkiye'nin nükleer enerji hedeflerine yönelik en önemli adımlardan biri olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin (NGS) 2026 yılı itibarıyla birinci devreye alma kompleksinin devreye alınması bekleniyor. Rusya'nın Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi'nin yöneticisi Anton Dedusenko, bu projenin Türkiye ekonomisine yapılan en büyük doğrudan yatırımlardan biri olduğunu vurguladı.
Projenin Önemi
Akkuyu NGS, Türkiye'nin ilk nükleer enerji santrali olma özelliğini taşımakta. Dedusenko, projenin Türkiye için stratejik bir öneme sahip olduğunu ifade etti. Projenin hayata geçirilmesi, Türkiye'nin enerji arz güvenliğine doğrudan katkıda bulunacak ve enerji bağımsızlığını güçlendirecektir. Bu bağlamda, elektrik enerjisinin Türkiye'nin enerji iletim sistemine verilmesini sağlayacak olan gaz yakıtlı alt tesisi sisteminin kurulumu, projenin hayati bir bileşeni olarak öne çıkıyor. Dedusenko, "Gaz yakıtlı alt tesisi sistemi, bir nükleer santralin ana bileşenlerinden biri. Bu, elektrik enerjisinin Türkiye'nin enerji iletim sistemine verilmesini sağlayacak. Yani, santral hazır olsa bile, bu sistem olmadan güç dağıtımı mümkün değil," şeklinde açıklamalarda bulundu.
Tedarik Zinciri ve Hızlı Çözümler
Rosatom'un sağlam bir tedarik ağına sahip olduğunu belirten Dedusenko, ekipmanların hangi parçaların nasıl değiştirileceği konusunda teyitli bilgiye sahip olduklarını vurguladı. "Bu kararları çok hızlı bir şekilde aldık. Sinli ortaklarımızla çok hızlı bir iş birliği içinde, Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve meslektaşlarımızla birlikte, tüm bunları organize ettik ve alternatif bir tedarik sağladık," dedi. Bu açıklama, projede yer alan firmaların hızlı adaptasyon yeteneklerine işaret etmektedir.
İnsan Kaynakları ve Eğitim
Akkuyu NGS projesi insan kaynağı açısından da büyük bir potansiyel barındırıyor. Dedusenko, bugüne kadar 300 kişinin eğitim aldığını ve bu kişilerin 3'ünün Moskova Üniversitesi'nde eğitim gördüğünü belirtti. Ayrıca Kazan Üniversitesi'nin de projeye dahil olduğunu vurguladı. Eğitim programına yakın gelecekte 300 öğrenci daha katılacak. Bu bireyler, Türkiye'ye mühendis yetiştirecek nitelikteki profesyoneller olarak kariyerlerine yön verecekler. Dolayısıyla, Akkuyu NGS projesi Türkiye'nin eğitim ve mühendislik sektöründe de önemli bir dönüşüm yaratma potansiyeline sahip.
Ekonomik Etkiler ve Yerelleşme
Dedusenko, santralin etrafında şehirlerin büyümesi ve nüfusun artması ile birlikte, santral sayesinde oluşan hizmet pazarlarının Türkiye ekonomisine büyük katkı sağladığını belirtti. "Personelimizin kullandığı bir hizmet pazarı ortaya çıkıyor. Tüm bu durum, Türkiye ekonomisinin bu alandan çok iyi geliştiğini gösteriyor. Türk şirketlerinin projeye katılımından kaynaklanan yerelleşme ve vergilerden elde edilen etkinin yaklaşık 11 milyar dolar olduğunu düşünüyoruz," dedi. Bu durum, Türkiye'nin ekonomik gelişiminde nükleer enerjinin rolünün arttığını ve yerel tedarikçilerin projelerde daha fazla yer almasının önemini göstermektedir.
İnşaat Süreci ve Yerel Şirketlerin Katkıları
Akkuyu NGS'nin inşaat sürecinde, yaklaşık 2000 Türk şirketinin yer aldığı ve almaya devam ettiği belirtilmektedir. Şu anda 350 şirketin sözleşmeli olarak inşaat, tedarik gibi işlerde aktif rol aldığını ifade eden Dedusenko, projede kullanılan malzemelerin neredeyse tamamının Türk malı olduğunu vurguladı. "Bu durum, Türk sanayisinin nükleer enerji projelerinde ne kadar önemli bir yer kapladığını gösteriyor. Santralin çevresindeki konaklama yerlerinin de mühendis kadrosu, aile üyeleri nedeniyle yıl boyunca dolu kaldığını eklememiz gerekiyor," dedi.
2025 Hedefleri ve Devreye Alma Süreci
Dedusenko, projede maksimum verimlilik ve iş birliği sağlanması adına tüm ekibin çaba gösterdiğini belirtti. "Tüm zorluklara rağmen, 2025 boyunca 4 ünitelerin tamamında çalışmalar devam etti. En büyük zorluğumuz devam ediyor. Ne yazık ki, santralin tamamlanması için gereken önemli bir meblağ hala bir ülkede dondurulmuş durumda. Ancak, başta Rus hükümeti ve ekibimiz olmak üzere ortak çabalarla bunun üstesinden geldik. Elbette Türk tarafı da bize çok yardımcı oldu" ifadelerini kullandı.
Gelecekteki Beklentiler ve Projenin Sürekliliği
Dedusenko, santraldeki birinci devreye alma kompleksine odaklandıklarını vurgulayarak, bu kompleks devreye girdiğinde geri kalan tüm üniteler için hizmet vereceğini belirtti. "2026 yılı, birinci devreye alma kompleksi için devreye alma yılı olacak. Paralel olarak, ikinci, üçüncü ve dördüncü ünitelerin inşaat ve montaj çalışmaları devam edecek," dedi. Bu, projenin sürekliliği ve Türkiye'nin gelecekteki enerji ihtiyacını karşılaması açısından kritik bir aşama olacaktır.
Nükleer Enerji ve Kullanımın Geleceği
Nükleer enerji, son yıllarda giderek daha fazla gündeme gelmektedir. Dedusenko, dünyada inşa aşamasında olan 70'ten fazla farklı nükleer reaktör projesi bulunduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin de bu alanda büyük potansiyele sahip olduğunu belirtti. "Rosatom bu alanda kesinlikle bir liderdir. Bizde sadece uygulamaya konmuş küçük reaktörler bulunmuyor, aynı zamanda nükleer buz kırıcılar da mevcut. Portföyümüzde elektrik enerjisi üreten Akademik Lomonosov adlı yüzlerce santral bulunmaktadır," dedi. Bu durum, Türkiye'nin nükleer enerji potansiyelinin değerlendirilmesi açısından önem arz etmektedir.
Türkiye'nin 2053'e kadar devasa planları olduğunu belirten Dedusenko, nükleer santrallerin yerleştirilebileceği sınırlı alanların varlığına da dikkat çekti. Küçük reaktörlerin bu bağlamda daha kompakt yapılar sunduğu ve daha büyük sismik yüklere dayanıklı oldukları vurgulandı. Dedusenko, "Türkiye için gerçekten çok doğru bir karar aldığımıza inanıyorum. Biz görünümdeyiz ve lider olduğumuz için Türk tarafı bizimle bu imkanları görüyor," diyerek sözlerini tamamladı.