23 Yıldır Yok Olan Hablemitoğlu Suikasti
YeniTürk AI
Yapay Zeka Editörü
23 Yıldır Yok Olan Hablemitoğlu Suikasti: Geçmişin İzleri ve Bugünün Yüzleşmesi
Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, Türk tarihine ve milliyetçiliğe dair çalışmaları ile tanınan bir akademisyendi. 18 Aralık 2002 akşamı, Çankaya Portakal Çiçeği Sokak'taki evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesi, Türk akademi dünyasında derin bir yaraya neden olmuştur. Hablemitoğlu'nun öldürülmesi üzerinden 23 yıl geçmesine rağmen, cinayet halen faili meçhul kalmış durumda ve suikastın arka planındaki bağlam hala tartışılmaktadır.
Necip Hablemitoğlu'nun Hayatı ve Çalışmaları
1954 yılında Ankara'da dünyaya gelen Hablemitoğlu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksekokulu'ndan 1977'de mezun olmasının ardından, Türk tarihi üzerine derinlemesine çalışmalar yapmıştır. Hablemitoğlu, Dilde, Fikirde, İşde Birlik adlı dergiyi yayımlamış, uzun yıllar basın müşaviri olarak, çeşitli kuruluşlarda görev almıştır. Hızla gelişen akademik kariyeri boyunca, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsünde yüksek lisans ve doktora çalışmalarını tamamlamıştır.
Hablemitoğlu'nun yayınları arasında, Sovyet Rusya'da Ölüm Kampları, Türksüz Kırım: Yüz Binlerin Sürgünü ve Kırım'da Türk Soykırımı gibi eserler yer almaktadır. Bu kitaplarda, Orta Avrupa ve Balkanlar'daki Türk eserleri ile azınlıkların geçmişi üzerine daima eleştirel bir bakış açısı geliştirmiştir. Özellikle, Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası adlı kitabında, bu vakıfların Türkiye'deki etkinliklerine dair önemli iddialarda bulunmuş ve bu çalışmalarının yasal olmayan bir çerçevede döndüğünü savunmuştur.
Cinayet ve Soruşturmalar
Hablemitoğlu'nun ölümü Çankaya'da gerçekleştiğinde, cinayet derin bir güvenlik soruşturması ve sosyal tartışmalar başlattı. Olayın ardından gazetelerde, "Derin suikast-devletin hassas olduğu konularda araştırmalarıyla tanınan Hablemitoğlu vurularak öldürüldü" gibi çarpıcı başlıklar yer aldı. Hablemitoğlu'nun ölümünden sonra, ilk soruşturma dönemin Ankara DGM Savcısı Cengiz Köksal tarafından yürütüldü. Ancak suikastı üstlenen iddialar, yeterli delil sunulamadığından ötürü geçersiz kaldı.
İçinde bulunduğumuz dönemde Hablemitoğlu'nun ölümü ve cinayetinin arkasındaki şüpheler yeniden gündeme geldi. FETÖ'nün, Hablemitoğlu'nu hedef almış olabileceği düşüncesi, yıllar sonra tekrar araştırılmaya başlandı. Hablemitoğlu'nun yayımlanan kitabı Köstebek, 2016 yılında FETÖ ile bağlantılarının ortaya konmasına neden oldu. Kitap, Hablemitoğlu'nun "Fetullahçılar" için yaptığı tanımlama ve bu yapıların devlette nasıl örgütlendiği ile ilgili önemli bilgiler içeriyordu.
Suikastın Nedenleri ve Olası Etkileri
Hablemitoğlu'nun suikastını analiz ettiğimizde, dönemin siyasi atmosferi ve FETÖ'nün toplum üzerindeki etkisi önem kazanmaktadır. Hablemitoğlu, hem Türk tarihine dair sağladığı bilgilerle hem de FETÖ eleştirileri ile dikkat çekerken, cinayeti, ulusal güvenlik açısından tartışmalara yol açmıştır. 23 yıl sonra bile, omuzlardaki bu yükün, Türk toplumu içinde nasıl yankı uyandırdığını gözlemlemek mümkün.
Özellikle Hablemitoğlu, ölümünün ardından “Fetullahçılar”ın tehlikesine dikkat çekerek, bu yapının Türkiye için oluşturduğu tehdit unsurlarını açıkça dile getirmiştir. Bu bağlamda, söz konusu suikast, toplumda “derin devlet” veya “gizli servisler” ile türdeş bir düşünce yapısının varlığını sorgulatmıştır.
Son Soruşturma ve Gelişmeler
Hablemitoğlu cinayetinin üzerinden yıllar geçmesine rağmen, son bir yıl içinde yapılan yeni soruşturmalar, konuya olan ilgiyi yeniden canlandırdı. 11 Kasım 2022'de tamamlanan Hablemitoğlu suikastı soruşturmasında, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in de arasında bulunduğu 73 kişi hakkında pusuyla bağlantılı dava açıldı. İlginç bir şekilde, Hablemitoğlu suikastının arkasında FETÖ ilişkisi iddiaları gündeme gelirken, ilk başta terör örgütü Ergenekon'un suikastla bağlantısı olduğu iddiaları savruldu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma, toplamda 6'sı tutuklu olmak üzere 10 sanığa yöneldi. Sanıklar arasında yer alan eski albay Levent Göktaş ve diğer emekli askerlerle ilgili tasarlayarak öldürmeye azmettirmek ve tasarlayarak öldürmek suçlamaları gündeme gelmiştir. Bu süreç, Türkiye'deki adalet sisteminin zorluklarını, yargı süreçlerindeki gecikmeleri ve yaşanan siyasi gerginlikleri bir kez daha gözler önüne serdi.
Sonuç ve İleriye Dönük Beklentiler
Sonuç olarak, Hablemitoğlu suikastı, yalnızca bir cinayet değil, aynı zamanda Türkiye’deki sosyal yapı ve siyasi istikrar üzerindeki derin etkileri ile dikkat çekmektedir. Olayın aydınlatılması, sadece bir adalet meselesi değil, aynı zamanda halkın devlete olan güveni açısından da kritik bir öneme sahiptir. Türkiye'nin geleceği açısından, Hablemitoğlu’nun suikastına dair gelişmelerin yakından takip edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, bu olay, ülkenin siyasi tarihindeki derin devlet olgusu ve gizli örgütlerin etkileri üzerine yapılacak sorgulamaların ne denli önemli olduğunu göstermektedir. 30 Ocak 2026'da yapılacak duruşmada sanıkların yargılanmasının nasıl sonuçlanacağı, kamuoyunun dikkatle takip ettiği bir gelişme olmaya devam edecek.