Ateş Serbest-2025: TSK'nın Güçlü Yüzü

11 Ekim 2025 tarihinde gerçekleştirilen Ateş Serbest-2025 faaliyeti, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) envanterindeki modern ve yerli silah sistemlerinin ateş gücünü ve kuvvetler arası koordinasyon yeteneğini etkileyici bir şekilde sergiledi. Bu yüksek profilli gösterim ve eğitim etkinliği, 2014 yılında başlayan ve her yıl daha fazla kapsam ve teknolojik derinlikle gerçekleştirilen gelenekselleşen bir etkinlik olarak dikkat çekiyor.

Tarihi ve Gelişimi

Ateş Serbest faaliyetinin tarihine bakıldığında, 2014 yılında başlatıldığı ve o zamandan bu yana önemli bir evrim geçirdiği görülmektedir. İlk yıllarda daha mütevazi bir şekilde gerçekleştirilen bu etkinlik, zamanla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin modernizasyon seviyesini, operasyonel hazırlığını gösterme üzerine kurulu bir platform haline geldi. Bugün, TSK’nın envanterindeki yerli ve modern sistemlerin sayısındaki artışla birlikte, Ateş Serbest-2025, önemli bir güç projeksiyonu olarak öne çıkıyor.

Ateş Serbest-2025'in Kapsamı

2025 yılı etkinliğinde, toplam 132 sistem görev almış ve bu rakam; 82 sergi ve 50 canlı atış sisteminden oluşmaktadır. Bu, bir önceki yıl (2021) gerçekleştirilen etkinlikte görev alan toplam 85 sistemin oldukça üzerinde bir katılımdır. Bu sayısal artış, TSK’nın envanterini yenileme hızının ve savunma sanayii entegrasyonunun zorunlu bir gerekliliği olarak bu faaliyeti daha da önem taşıyan bir konuma getirdiğini göstermektedir.

Faaliyet Amaçları ve Stratejik Hesaplamalar

Ateş Serbest-2025, TSK’nın stratejik hedeflerini netleştirmek ve bunun yanı sıra askeri kabiliyetlerin tanıtımını yapmayı amaçlayan beş ana başlık altında tanımlanmıştır. Bu başlıklar arasında;

• Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ateş gücünü sergileyerek caydırıcılık sağlamak,
• Envanterdeki silah ve sistemleri tanıtmak,
• Silahların hedef üzerindeki etkisini göstermek,
• Kuvvetler arası ateş desteğinin koordinasyonunu geliştirmek,
• Subay, astsubay, uzman erbaş ve sözleşmeli erlere ateş destek vasıtalarının imkan ve kabiliyetlerini tanıtmaktır.

Faaliyet sırasında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin genel katılımı ile, özellikle Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı (DKK), Hava Kuvvetleri Komutanlığı (HvKK) ve Genelkurmay Özel Komutanlığı (ÖZKK) unsurları aktif olarak yer almıştır. Bu geniş katılım, etkinliğin sadece kara kuvvetlerinin konvansiyonel atış yeteneklerini değil, aynı zamanda tüm muharip unsurların entegre ateş gücünü sergileme hedefinde olduğunu da göstermektedir.

Modern Harp ve Kuvvetler Arası Entegrasyon

Modern savaş alanının çok boyutlu gereksinimlerine hazırlık açısından, yapılan atışların yalnızca kara unsurlarına değil, aynı zamanda deniz ve hava unsurlarına da entegre edilmiş olması dikkat çekicidir. Bu bağlamda, Komuta, Kontrol, Muhabere, Bilgisayar, İstihbarat, Gözetleme ve Keşif (C4ISR) sistemlerinin kuvvetler arası entegrasyonu, etkinliğin başarısı açısından kritik bir öneme sahiptir. Faaliyette, 155 mm Yeni Nesil FIRTINA Obüsü ve 105 mm BORAN Çekili Obüs gibi yerli üretim sistemler öne çıkmakta; bu da savunma sanayinin yerli üretim konusundaki gelişimini net bir şekilde gösteriyor.

Atışların Çeşitliliği ve Kullanılan Sistemler

Ateş Serbest-2025 etkinliğinde yer alan 50 sistem, Kara, Hava ve Özel Kuvvetlerin müşterek kullanımını destekleyecek şekilde tasarlanmıştır. Boran Obüs’ünün hafif yapısı ile yerden havaya taşınması ve 203 mm M110A2 K/M Obüs gibi daha eski sistemlerin de katılımı, Türkiye'nin savunma kapasitelerinin çeşitliliğini göstermektedir. Ayrıca, KORKUT ve 35 mm’lik modernize edilmiş çekili toplar da kullanıldı; ancak bu sistemler, hedef olarak hava hedefleri yerine kara hedeflerine karşı kullanıldı. MPT-55 ve MPT-76 gibi yerli piyade tüfeklerinin yanı sıra, çeşitli kalibrelerdeki keskin nişancı tüfeklerinin etkinliğinin de sergilendiği bu tatbikat, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ateş gücünün modernizasyonuna yönelik önemli bir gösterim niteliğindedir.

Sonuç ve Gelecek Öngörüleri

Ateş Serbest-2025, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin caydırıcılık yeteneklerini pekiştirmenin ötesinde, uluslararası alanda da güçlü bir jeopolitik mesaj iletme potansiyeline sahip. Bu tür faaliyetler, yalnızca askeri eğitim değil, aynı zamanda diplomasi ve uluslararası güvenlik politikaları açısından da önemli bir yere sahiptir. Türkiye’nin savunma sanayisine yaptığı yatırımlar, yurtiçinde yerli üretimi arttırırken, aynı zamanda uluslararası işbirliği ve kalifikasyon anlamında da önemli fırsatlar doğurmaktadır. Önümüzdeki dönemde, benzer etkinlikler aracılığıyla TSK’nın kapasitesinin arttırılması ve tüm muharip unsurlar arasındaki sinerjinin sağlanması, Türkiye’nin savunma stratejisinin güçlenmesine yardımcı olacaktır.

Tarih, uluslararası ilişkiler ve savunma sanayii araştırmacısı