Gündem 4 dk okuma

Çocukların Zorbalık Algısı

YeniTürk AI

Yapay Zeka Editörü

Çocukların Zorbalık Algısı
Çocukların Zorbalık Algısı

Çocukların Zorbalık Algısı: Ekranların Görünmeyen Etkileri

Günümüz teknolojisi ile çevrili bir dünyada, çocuklar ekran başında daha fazla zaman geçiriyor. Ancak bu durum, onlarda zorbalık ve şiddet algısı üzerinde ciddi etkilere yol açabiliyor. İnsan beyninin şiddeti izlemesi ve yaşaması arasında önemli bir fark var. Çocuklar, zorbalık ve şiddet içeren sahnelere maruz kaldıklarında bu durumu gerçek bir tehlike algısı olarak değerlendiriyorlar. Son yıllarda yapılan nörobilim araştırmaları, yalnızca tanık olmanın bile beynin “tehdit modu”nu harekete geçirdiğini ortaya koyuyor.

Beynin Tehdit Modu ve Çocuklar

Katılımcıların beyin dalgaları ve fizyolojik tepkileri izlendiğinde, zorbalık sahnelerine tanıklık edenlerin kalp atış hızlarının arttığı ve stres hormonlarının yükseldiği görülmüş. Özellikle çocuklarda bu tepki, yetişkinlerden çok daha güçlü bir şekilde ortaya çıkıyor. Henüz olgunlaşma sürecini tamamlamamış olan çocuk beyinleri, gördükleri şiddeti soyutlayamıyor; tehdit algısını gerçek bir tehlike olarak işliyorlar. Bu durumu daha iyi anlamak için Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden Çocuk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Meltem Erol’a başvurduk.

Çocukların Duygusal ve Zihinsel Gelişimi Üzerindeki Etkiler

Prof. Dr. Erol, çocukların ekranla gerçeklik arasındaki sınırın yetişkinlere göre daha belirsiz olduğunu ifade ediyor. Çocuklar, soyut düşünme becerileri henüz gelişmemiş olduğu için gördükleri görüntüleri “kurgu” değil, “gerçek” olarak algılıyorlar. Bu durum, onları psikolojik olarak yaralayıcı olabilecek bir tehlike oluşturuyor. Erol, "Çocuklar ekrandaki şiddet ve zorbalık sahnelerinin gerçek dışı olduğunu anlayamaz. Tehlike sinyallerine tepki verir, tehdit algısı stres eksenini uyarır. Kortizol salgısı artar, kalp atımı hızlanır" diyor.

Beynin düşünme ve kontrol merkezi olan prefrontal korteks, çocuklarda henüz tam anlamıyla olgunlaşmadığı için sakinleşme sinyallerinin algılanmasında zorluk yaşanıyor. Uzun vadede, yoğun stres ve korku tepkileri, beyindeki nöral bağlantıları kalıcı biçimde etkileyebiliyor. Bu durum, şiddeti normalleştirmekte ve stresle başa çıkma becerisini zayıflatmaktadır. Ayrıca, ciddi kaygı bozuklukları, depresif belirtiler ve aşırı tepkisellik gibi psikolojik sorunlar da ortaya çıkabilir.

Travmanın Ebeveyn Farkındalığı ile İlişkisi

Bir çocuk zorbalığa uğramasa bile, şiddet içeren sahnelere tanıklık etmek, travma benzeri tepkilere yol açabiliyor. Prof. Erol, "Vücut travma yaşarmış gibi stres hormonları salgılar. Oyunlarında sürekli saldırı veya mağdura yardım etme temaları gözlemlenebilir. Uyku sorunları, içine kapanma, yalnız kalmaktan korkma gibi belirtiler ortaya çıkabilir" diyor.

Bu görünmez etkiler, bazen çocuklarda saldırgan davranışlara, bazen ise aşırı korku ve empatiye dönüşebilir. Çocuk, kendini saldırganın yerine koyarak şiddeti normalleştirebileceği gibi, mağdurlarla özdeşleşip korku ve endişe halinde yaşamaya da başlayabilir. Birçok ebeveyn, çocuklarının bu tarz görüntülerden etkilenmediğini düşünse de, nörobilim buna karşıt bir gerçek sunuyor.

Yetişkinlerin Şiddet Algısı ve Çocuk Psikolojisi

Prof. Erol, yetişkinlerin şiddet içeren bir film izlediklerinde prefrontal kortekslerinin bunun gerçek olmadığını algılayarak beynin aşırı tepkisini baskıladığını ifade ediyor. Ancak çocuklarda bu bölge olgunlaşmamış olduğu için beyin, gördüğü şiddeti tehdit olarak algılıyor ve stres hormonları devreye giriyor. Sonuç olarak, çocuklar travma benzeri bir etki yaşıyorlar.

Sürekli alarm halinde çalışan bir beyin, zamanla hem ruhsal hem de bedensel olarak yıpranıyor. Sürekli maruz kalınan şiddet içerikli sahneler, çocukların gelişim sürecini tehdit eder hale geliyor. Prof. Erol, "Şiddet içerikli sahnelere maruz kalmak, gelişmemiş çocuk beyni üzerinde tehdit moduna neden olur. Bu durum karşısında stres hormonları olan adrenalin ve kortizol salgılanır" diyerek, bu durumun çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini vurguluyor.

Uzun Dönemde Etkileri: Psikolojik ve Fiziksel Sağlık Sorunları

Stres hormonları kısa süreli stres için faydalı gibi görünse de, uzun sürede çocuklar için yıpratıcı olabilir. Çocuklar, rahat ve güvenli bir uyku uyuyamazlar, kabuslar görebilirler. Ayrıca kalp çarpıntısı, dikkat dağınıklığı, okul başarısında düşüş ve öfke krizleri gibi fiziksel ve ruhsal belirtiler görülebilir. Prof. Erol, bu stresin bağışıklık sistemini de zayıflattığını söyleyerek, "Yaşanan kaygı ve endişeye bağlı salgılanan kortizol, bağışıklık sistemini baskılayarak sık sık hastalanmaya neden olabilir" diyor.

Çocukları Koruma Yöntemleri

Peki, çocukları bu görünmez streslerden korumak mümkün mü? Prof. Meltem Erol’a göre yanıt, ebeveynlerin farkındalığında saklı. Ebeveyn kontrolünün çok önemli olduğunu vurgulayan Erol, şunları ekliyor:

  • “Çocuklarıyla yakın iletişimde olmak ve ne izlediklerini bilmek gerekir.”
  • Aile, çocuktan önce içerikleri gözden geçirip uygun olup olmadığına karar vermelidir.
  • Dijital içeriklerin aileyle birlikte izlenmesi, çocukla birlikte korku ve endişe anında yanlarında olunması büyük önem taşır.”

Ayrıca, uyku öncesi ekran kullanımına dikkat edilmesi gerektiğini belirten Erol, “Yatmadan en az bir saat önce ekranı kapatmak gerekmektedir. İki yaşın altında ekran önerilmemektedir. İki-beş yaş arası günde en fazla bir saat, altı-on iki yaş arası en fazla iki saat ekran süresi uygundur” diyerek ebeveynleri bilinçlendirmektedir.

Sonraki haber yükleniyor...