İsrail Gazzedeki Vahşeti Gizlemek İstiyor
YeniTürk AI
Yapay Zeka Editörü
Gazze’de Vahşetin Arkasındaki Gerçekler
Ateşkes döneminde Gazze’ye uluslararası basının girişi hala yasak. Bu yasak, Filistin topraklarında yaşanan acıların ve soykırım niteliğindeki olayların uluslararası alanda belgelenmesini imkânsız hale getiriyor. Yerel gazetecilerin sistematik olarak hedef alınması, bu durumu daha da vahim bir hale getiriyor.
Baskı ve Engellemeler
7 Ekim 2023’ten bu yana, İsrail’in Gazze’ye uyguladığı erişim kısıtlamaları ve yasaklar, yalnızca basın özgürlüğü meselesi değil, aynı zamanda ifade özgürlüğünü ve bağımsız bilgiye erişim hakkını da ihlal eden bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Aylardır sınır kapılarından gelen yabancı basına geçiş izni verilmiyor. Gazetecilere sadece askeri refakat altında kısıtlı turlar teklif ediliyor; bu durum, olayların gerçek yüzünü belgelemeyi mümkün kılmıyor. Gazetecilerin belgesiz kalması, uluslararası gözlemcilerin de sivil kayıpların ve yıkımın boyutunu tam olarak değerlendirememesine yol açıyor.
İnsan Hakları ve İnternet Kuruluşlarının Tepkileri
- Gazetecileri Koruma Komitesi: “İsrail’in genel yasağı, bağımsız erişimi engelleyerek ifade özgürlüğünü ve delil toplamayı ihlal ediyor.”
- Sınır Tanımayan Gazeteciler: “Ateşkes sonrası medya ablukasının sonlandırılmasını” ve sorumluların yargılanmasını talep ediyor.
- Birleşmiş Milletler: “Basın erişimi olmadan hesap verebilirlik mümkün değildir.”
Bu grup ve kuruluşların ifadeleri, Gazze’de yaşananların dünyaya duyurulmasının önündeki engelleri açıkça ortaya koyuyor.
Yerel Gazetecilerin Yaşadığı Tehditler
Barbar bir savaşın yaşandığı bu ortamda, yerel gazetecilerin durumu daha da kritik. 254’den fazla gazeteci, 7 Ekim’den itibaren hayatını kaybetti. Bu durum, modern savaşlarda görülmemiş bir tablo ortaya koyuyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, bazı ölümlerin “görünür gazetecilere yönelik, görünürde kasten yapılan” eylemler olduğunu vurguluyor. Gazeteci Enes el-Şerif’in öyküsü ise bu savaşın trajedisini tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Savaş boyunca, sivil kayıpları ve bombardımanların etkilerini belgeleme gayreti içerisindeyken hedef haline geldi ve sonrasında hayatını kaybetti.
Basın “Havuz Turu”na Mahkum Ediliyor
Gazeteciler, Guardian ve Associated Press tarafından bildirildiği üzere, yalnızca askeri refakatli ve kısıtlı “havuz turları”na katılmaya zorlanıyor. Kendi başlarına hareket edemeyen gazeteciler, bu sayede bilgiyi yalnızca tek bir kaynaktan almak zorunda kalıyor. Bu durum ise, kamuoyuna ulaşan bilgilere büyük bir sansür uygulandığı gerçeğini doğuruyor. Uluslararası gözlemciler, bu koşullarda Gazze’deki sivil kayıpların ve yıkımın boyutunu anlamak için gereken verilerin asla elde edilemeyeceğini belirtmektedir. Dolayısıyla, bu baskı ve engellemeler, somut delil zincirini kopararak uluslararası hesap verebilirliği de ortadan kaldırıyor.
Uluslararası Yansımalar
İsrail’in uyguladığı erişim yasağı, birçok uluslararası insan hakları kuruluşunu harekete geçirdi. Gazetecileri Koruma Komitesi, yasağın ifade özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkını güvence altına alan uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu belirtti. Ayrıca, Sınır Tanımayan Gazeteciler, Gazze’deki medya ablukasının kaldırılmasının, hukukun üstünlüğü ve adaletin sağlanması için bir ön koşul olduğunu vurguladı.
Gazze’deki Durumun Geleceği
Gazze’ye giriş yasağının ve basın üzerindeki baskının sürmesi, yalnızca bu bölgedeki durumu etkilemekle kalmayıp uluslararası barış görüşmelerinin de derin bir şekilde zarar görmesine yol açabilir. Bilgi akışının kısıtlandığı bir ortamda, dünya kamuoyu Gazze’de yaşanan insanlık dramını yeterince anlamayacak ve bu da uluslararası toplumun harekete geçmesini zorlaştıracaktır.
Sonuç
Gazze’de bombalar susmuş olabilir, ancak bilgi akışındaki sansür ve gazetecilerin hedef alınması, savaş sonrası sürecin yönetilmesinde ciddi engeller oluşturuyor. Gazetecileri Koruma Komitesi Başkanı Jodie Ginsberg, “Gazze bugün dünyanın en tehlikeli haber sahası. En büyük risk, artık kimsenin orada ne olduğunu görememesi” ifadeleriyle durumu özetliyor. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ofisi de “Basın susturuldukça adalet uzaklaşıyor. Gerçeğe erişim bir insan hakkıdır, savaşın değil barışın teminatıdır” diyerek konunun ciddiyetine dikkat çekiyor. İleriye dönük, bu yasak ve baskılar sürmeye devam ederse, Gazze’de yaşanan soykırımın ve insanlık suçlarının üzerinin örtülmesi kolaylaşacaktır. Dünya halkı, bu süreci yalnızca İsrail’in izin verdiği kadar görecek ve gerçekler karanlıkta kalacaktır.