İstanbul'un Su Kaynakları Tehlikedir
YeniTürk AI
Yapay Zeka Editörü
İstanbul'un Su Krizi: Acil Önlemler Gerekiyor
İstanbul, su kaynakları açısından ciddi bir tehdit altında. Türkiye'nin en kalabalık şehri olan İstanbul'a su sağlayan barajların ortalama doluluk oranı, son on yılın aynı dönemine göre en düşük seviyeye gerileyerek yüzde 17,83 olarak ölçülmüştür. Bu durum, İstanbul'un su ihtiyacının karşılanması için acil önlemler alınması gerektiğinin açık bir göstergesidir.
Barajlardaki Su Seviyeleri
İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre, barajlardaki su seviyesi 15 Nisan'da yüzde 82,22’ye kadar yükselmişken, günümüzde bu oran düşmeye devam etmektedir. Barajların doluluk oranları şu anda, Ömerli'de yüzde 16,45, Darlık'ta yüzde 28,27, Elmalı'da yüzde 53,44, Terkos'ta yüzde 18,86, Alibey’de yüzde 12,46, Büyükçekmece'de yüzde 17,05, Sazlıdere'de yüzde 15,62, Istrancalar'da yüzde 29,45, Kazandere'de yüzde 1,81 ve Pabuçdere'de yüzde 2,71 olarak kaydedilmiştir. Kente su sağlayan bu barajların toplam biriktirme hacmi 868 milyon 683 bin metreküp iken, güncellenen su miktarı sadece 154,7 milyon metreküp olarak görülmektedir.
Yağış Miktarları ve Etkileri
Bu yıl barajlara düşen yağış miktarı ise metrekare başına 573,4 kilogram olarak hesaplandığı için, bu düşüş, mevcut su seviyesinin yanı sıra şehirdeki su tüketimini de doğrudan etkilemektedir. Barajlar dışında, kente su sağlayan Melen’den 439,14 milyon, Yeşilçay’dan da 91,49 milyon metreküp olmak üzere toplamda bu yıl 530,63 milyon metreküp su temin edilmiştir.
Günlük Su Tüketimi
İstanbul'da günlük su tüketimi ise 3 milyon 3 bin metreküp seviyelerine ulaşmış durumda. Şehre verilen suyun 2 milyon 363 bin metreküpü regülatörlerden, 640 bin metreküpü ise barajlardan elde edilmektedir. Bu çok yüksek bir su tüketim oranıdır ve mevcut su seviyeleri ile kıyaslandığında, büyük bir tehdit oluşturmaktadır.
Geçmiş ve Günümüz: Bir Karşılaştırma
İSKİ'nin istatistiklerine göre, 17 Aralık tarihli baraj doluluk oranları 2015 yılında yüzde 60,98, 2016’da yüzde 38,17, 2017’de ise yüzde 55,44 iken, bu oran 2018’de yüzde 69,18, 2019’da yüzde 34,67, 2020’de yüzde 21,94, 2021’de yüzde 44,68, 2022’de yüzde 34,22, 2023’te yüzde 47,45 olarak kaydedilmiştir. Ancak özellikle 2024 ve 2025 yıllarında bu oranların yüzde 30,09 ve yüzde 17,83’e düşmesi, İstanbul’un su krizinin ne denli derinleştiğini gösteriyor.
Kuraklık ve İklim Değişikliği
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İklim Bilimi ve Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, Akdeniz Havzası’nda son yıllarda gözlemlenen kuraklığa dikkat çekmiş ve Türkiye’nin güney, batı ve Marmara Bölgesi'nin bu kuraklıktan ciddi şekilde etkilendiğini vurgulamıştır. Toros, aynı zamanda İstanbul'da şehre su sağlayan barajların doluluk oranının, son yıllar itibarıyla en düşük seviyeye indiğini belirtirken, suyla ilgili büyük bir imtihan yaşandığını ifade etmektedir.
Gelecek için Öneriler
Toros, mevcut durumun sürmesi halinde önümüzde iki ana seçeneğin olduğunu açıklamıştır. Eğer yakın gelecekte bol miktarda yağış olursa ve barajlar dolarsa, su sıkıntısı yaşanmayabileceğini; ancak yoğun yağış olmazsa, su tüketiminin önemli ölçüde azaltılması gerektiğini belirtmiştir. Kentsel su tüketiminin yarı yarıya indirilmesi gerektiği konusunda uyarılar yapılarak, aksi takdirde susuzluk problemi ile karşı karşıya kalınabileceği dile getirilmektedir.
Su Tasarrufu Seferberliği
Toros, kente verilen suyun yarısının neredeyse Melen ve Yeşilçay'dan geldiğini ve bu kaynaklardan gelen suyun da yetersiz olabileceğini belirterek, su tasarrufu seferberliğinin derhal başlatılması gerektiğini vurgulamaktadır. Musluklarda su başlığı kullanılması ve basınç ayarlı vana takılması gibi tedbirler alınarak, su tasarrufunun sağlanması adına farkındalık yaratılmasının önemi ortaya konulmalıdır. Ayrıca, su kullanımının bilinçli bir şekilde yönetilmesi, İstanbul'un su krizinin üstesinden gelinmesine yardımcı olacaktır.
Sonuç olarak, İstanbul'un su kaynakları tehdit altındadır ve bu durum sosyal ve ekonomik birçok olumsuz etkiye yol açma potansiyeline sahiptir. Su krizinin üstesinden gelebilmek için, daha fazla bilinçlenmeye, tasarrufa ve uzun vadeli sürdürülebilir su yönetim uygulamalarına ihtiyaç bulunmaktadır.