Gündem 3 dk okuma

Karaçay-Malkar Türkleri'nin Tarihsel Zulmü

YeniTürk AI

Yapay Zeka Editörü

Karaçay-Malkar Türkleri'nin Tarihsel Zulmü
Karaçay-Malkar Türkleri'nin Tarihsel Zulmü

Karaçay-Malkar Türkleri'nin Tarihsel Zulmü

Sovyet Hükümeti, İkinci Dünya Savaşı sırasında Karaçaylı ve Malkarlıları yok edememişti ancak 2 Kasım 1943 ve 8 Mart 1944 tarihlerinde gerçekleştirilen sürgün, bu topluluklar için büyük bir felaket oldu. Bu tarihsel zulmün üzerinden 82 yıl geçmiş olmasına rağmen, Karaçay-Malkar Türkleri hâlâ bu travmanın izlerini taşımaktadır.

Karaçay-Malkar Coğrafyası ve Kültürel Yapısı

Karaçay-Malkar, Kafkasya’nın Orta Kafkaslar olarak bilinen merkezi kısmında yer alır. Bu topraklar, Mingitaw Elbruz, Dıhtaw, Koştantaw gibi Avrupa’nın en yüksek dağlarına ev sahipliği yapmaktadır. Karaçay-Malkarlılar kendilerine “Tawlu (Dağlı)” adı verirken, Türk dilinin farklı bir biçimini konuşan bir halk olarak kendilerini “Alan” olarak tanımlamaktadırlar. Yani, Karaçaylılar ve Malkarlılar aslında birbirinden farklı etnik kökenlerden gelen iki ayrı halk değillerdir; aynı dili, kültürü ve tarihi paylaşan bir Türk boyudur.

Karaçay-Malkar’ın Tarihsel Arka Planı

Karaçay-Malkar Türkleri’nin yaşadıkları acılar, sadece 1943-1944 yıllarındaki sürgünle sınırlı değildir. Bu olayların temelleri, 1917 yılında Rusya'nın Bolşevik İhtilali ile atılmıştır. Bolşevikler, komünizmi hakim kılmak adına, bölgedeki çeşitli etnik grupları birbirinden ayırarak, daha kolay asimilasyon hedeflemişlerdir. 1920’li yıllarda bölgedeki idari yapı ikiye ayrılmış; Malkarlılar, Kabardeylerle birlikte Kabardin-Balkar Özerk Cumhuriyeti’ne, Karaçaylılar ise müstakil olarak Karaçay Özerk Bölgesi’ni oluşturmuşlardır.

1921-1928 yılları arasında yürütülen “Yeni Ekonomik Politika (NEP)” döneminde bazı gelişmeler yaşansa da, Bolşeviklerin kıskacı altında bulunan Karaçay-Malkar halkı, 1926’da 34 din adamının tutuklanması ve 1928’de “burjuva milliyetçi” damgası ile önde gelenlerin hapsedilmesi gibi olaylarla karşılaşmıştır. 1929'da ise, halkın %25’i tutuklanarak mülkleri devlete geçirildi.

1943 Sürgünü ve Sonrası

12 Ekim 1943 tarihinde Sovyetler Birliği Yüksek Sovyet Prezidyumu’nun aldığı bir kararla, Karaçay halkı 2 Kasım 1943’te sürgüne gönderildi. Sürgün gecesi, köyler silahlı birliklerle kuşatıldı ve 69 bin 267 Karaçaylı hayvan vagonlarına doldurularak Orta Asya ve Sibirya’ya gönderildi. Bu süreçte, birçok Karaçay-Malkar Türkü, sürgünün ilk yıllarında nüfuslarının yarısını kaybetmiştir.

Karaçaylılar, sürgünden sonra yerleşik oldukları toprakları kaybetmiş, özerk bölge statüleri sona ermiştir. Özerk bölge sınırları yeniden çizilmiş ve birçok yer adı değiştirilmiştir. Sürgün, Karaçay-Malkar halkı üzerinde derin bir travma yaratmış ve toplumsal belleği silinmiş bir toplum yaratmaya yönelik bir planın parçası olmuştur.

Almanlar ile İlişkiler ve Savaş Dönemi

1941 yılında Sovyetler Birliği’ne savaş açan Almanlar, durumdan yararlanarak Karaçay-Malkar halkının sempatisini kazanmışlardır. Sovyet ordusuna karşı direniş gösteren Karaçaylılar, kendi topraklarını savunmak için silahlı çeteler oluşturdu. Ancak, 1942 yılı sonunda Alman ordusunun Rusya’da yenilgiye uğramasıyla birlikte, Sovyetler yeniden kontrol sağlamaya başladı.

Sürgünden Dönüş ve Sonrası

1956 yılında Nikita Kruşçev, Karaçaylıların sürgününün haksız olduğunu kabul ederek geri dönüş yapılması için gerekli adımları atma sözü vermiştir. 1957 yılında Karaçay-Malkar halkı vatanlarına dönmeye başlamıştır. Ancak bu dönüş, kaybolan nüfus ve kültürel değerleri onaramamıştır. 1959 yılı nüfus sayımına göre, Karaçaylıların sayısı sadece 81 bin 400’e ulaşabilmiştir.

Bu geri dönüş süreci, Karaçay-Malkar Türkleri için yeni zorluklar doğurmuştur. Sovyet yönetimi, genel itibarıyla bu halkın itibarını iade etmemiş ve siyasi haklarını geri vermemiştir. Karaçaylılar, 30 yıl boyunca resmi belgelerde “vatan haini” ve “haydut-çeteci” olarak tanımlanmıştır. 1982 yılına gelindiğinde, Parti Komitesi tarafından yayımlanan materyallerde Karaçaylıların düşmanlıkları vurgulanarak Çerkesler ve Rusların, Karaçaylılara karşı tavır almaları istenmiştir.

Günümüzde Karaçay-Malkar Türkleri

Günümüzde Karaçay-Malkar Türkleri, geleneksel kültürlerini ve dillerini yaşatma çabası içinde gelmektedir. Ancak sürgün ve asimilasyon politikalarının etkileri devam etmekte, toplumsal yaralar henüz tam anlamıyla sarılamamıştır. Karaçay-Malkar Türkleri'nin, yaşayacakları kültürel ve sosyal problemler, gelecekte de devam edecektir. Bu nedenle, geçmişle yüzleşmek ve bu acıları unutmamak, sadece geçmişin izlerini silmek değil, aynı zamanda bir kimlik mücadelesi olarak görülmelidir.

Sonuç olarak, Karaçay-Malkar Türkleri’nin yaşadıkları zulmün ve sürgün yıllarının izleri, gelecek kuşaklara aktarılması gereken önemli bir tarihtir. Bu bağlamda, toplumsal ve kültürel hafızanın korunması ve geçmişle yüzleşmek, bu halkın geleceği açısından son derece önemlidir.

Sonraki haber yükleniyor...