Kıbrıs'ta Tarihimizde Kanlı Bir Sayfa: 20-21 Aralık
YeniTürk AI
Yapay Zeka Editörü
Kıbrıs'ta Kanlı Noel: 20-21 Aralık 1963
62 yıl önce, Kıbrıs Türkleri, EOKA militanlarının saldırısı sonucu tarihe "Kanlı Noel" olarak geçen büyük bir trajedi yaşadı. 20 Aralık'ı 21 Aralık'a bağlayan gece, Rumların Türklerin yaşadığı mahallelere ve köylere düzenlediği saldırılar sonucunda 364 Türk vatandaşı şehit oldu ve 103 Türk köyü harabe halde boşaltıldı. Bu olay, Kıbrıslı Türklerin varoluş mücadelesinin en önemli simgelerinden biri olarak hafızalarda yerini aldı.
Arka Plan: Kıbrıs’ın Tarihi Müzakere Süreci
Kıbrıs, uzun yıllar boyunca karmaşık politik dinamiklere sahne olmuştur. 16 Ağustos 1960 tarihinde Ada’da, Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs Rumlarının ortaklığını esas alan yeni bir cumhuriyet kurulmuştu. Bu yeni cumhuriyetin anayasası, Türklerin siyasi haklarını garanti altına alıyordu. Ancak, bu ortaklık kısa sürede Rumlar tarafından silah zoruyla bozuldu. Özellikle 1963 yılı Aralık ayında yaşananlar, Kıbrıslı Türklerin hafızasından silinmeyecek birer travmayı beraberinde getirdi.
Kanlı Noel: Olayın Korkunç Gerçekleri
EOKA (Kıbrıs Ulusal Kurtuluş Ordusu), Kıbrıs’ta Enosis (Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması) hedefini gerçekleştirmek amacıyla Türkleri, bu hedefe engel olarak görmeye başladı. 20 Aralık 1963’ü 21 Aralık’a bağlayan gecede uygulamaya sokulan Akritas Planı ile Türklerin yaşadığı bölgeler hedef alındı. O gece, 364 Türk vatandaşının hayatını kaybetmesine ve 103 Türk köyünün harabe halde boşaltılmasına neden olan saldırılar, Kıbrıs tarihindeki en kanlı olaylardan biri olarak belleklerde yer aldı.
Kıbrıs'ta yaşanan bu katliam, Türk toplumunun üzerinde sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik bir etki yarattı. Saldırılar sırasında, Türk alayında görevli Tabip Binbaşı Nihat İlhan'ın eşi ve üç çocuğu banyo küvetinde hunharca katledildi. Bu durum, saldırıların boyutunu ve amacını göstermesi açısından çarpıcı bir örnek teşkil etmektedir.
Uluslararası Tepkiler ve Sonrası
Türkiye, diğer garantör ülkeler olan İngiltere ve Yunanistan’ı bu duruma müdahale etmeye çağırdı ancak olumlu yanıt alamadı. Birleşmiş Milletler Barış Gücü Kıbrıs’a konuşlandırılmasına rağmen, Kıbrıslı Türklerin üzerindeki baskılar 1964 yılı boyunca artarak devam etti. 6 Ağustos 1964’te Rumlar, Erenköy bölgesinin savunmasına yönelen Türk gençleri ve üniversite öğrencilerine saldırıya geçti. Ancak bu saldırılar, Türk direnişini kırmaya yetmedi ve Türk Hava Kuvvetleri’nin gerçekleştirdiği uyarı uçuşları, Rum ordusunun kuşatmasını sona erdirdi.
Baskıların Artışı ve 1974 Kıbrıs Barış Harekatı
1967’den itibaren Kıbrıslı Türklere karşı uygulanan baskılar gün geçtikçe yoğunlaştı. Katliamlar yeniden başlamış ve zorunlu göçlerle Türk halkı ada topraklarının sadece yüzde 3’lük kısmına sıkıştırılmıştı. 15 Temmuz 1974’te Kıbrıs’ta gerçekleşen darbe, adada Türk varlığını silme hedefini daha da belirgin hale getirmişti. Cuntacı Albay Nikos Sampson tarafından yapılan bu darbe, Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanma amacını taşıyordu ve açıkça bir soykırım planının parçasıydı.
Türkiye, uluslararası baskılara rağmen, garantörlük hakkını kullanarak derhal harekete geçti. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, Türkiye’nin adada barış sağlamak amacıyla operasyon düzenlediğini belirtmişti. Kıbrıs Barış Harekatı, 20 Temmuz 1974 tarihinde sabahın ilk saatiyle başladı ve Türk askeri, Kıbrıslı Türk mücahitlerle birlikte adada özgürlüğü sağlamak için çarpışmaya başladı.
Harekatın Sonuçları ve Kıbrıs’ın Bugünkü Durumu
Kıbrıs Barış Harekatı, 22 Temmuz 1974 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararına uygun olarak durdurulsa da, bu harekat, Kıbrıs adasındaki Türk varlığını korumak ve Türklerin haklarını güvence altına almak adına tarihi bir adım olmuştur. Harekat sonrasında, 498 Türk askeri şehit olurken, Kıbrıs Türk tarafında 270 kişi hayatını kaybetmiştir.
Kıbrıs Barış Harekatı'nın ardından Kıbrıs Türk Federe Devleti, 13 Şubat 1975 tarihinde kurulmuştur. Rauf Denktaş, bu dönemde Federe Devletin ve Meclisin başkanlığını üstlenmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 15 Kasım 1983 tarihinde dünyaya ilan edilmesi, adanın politik yapısında önemli değişikliklerin temelini atmıştır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı da yine Rauf Denktaş olmuştur.
Gelecekteki Olası Etkiler
Kanlı Noel olarak anılan bu acı olay, sadece Kıbrıslı Türklerin değil, tüm Kıbrıs halkının hafızasında önemli bir yere sahiptir. Geçmişe dönük yaşanan bu tür olayların etkileri, günümüzde Kıbrıs’ın politik, sosyal ve ekonomik yapısında hala hissedilmektedir. Olayın uluslararası ilişkiler üzerindeki etkileri de dikkate değer. Türkiye’nin Kıbrıs’ta garantörlük rolü, adadaki barış ve istikrarın sağlanmasında kritik bir öneme sahiptir. Ancak, bölgedeki tansiyonun düşmesi için kalıcı çözümler bulunması gerekmektedir.
Kıbrıs, uluslararası düzeyde çözüm bekleyen bir sorun olmaya devam ediyor. Geçmişten gelen önyargılar, iki toplum arasındaki güvenin yeniden tesis edilmesi gerekliliğini ortaya koymakta. Bu bağlamda, Kıbrıs’taki toplumsal uyum ve barış yolunda atılacak adımların, gelecekteki kuşaklar için büyük önem arz ettiği açıktır.