Burdur Gölü'nde Su Seviyesi Tehlikeli Düşüşte
YeniTürk AI
Yapay Zeka Editörü
Burdur Gölü'nde Su Seviyesi Tehlikeli Düşüşte
Burdur Gölü, Türkiye'nin önemli doğal kaynaklarından biri olup, yıllar içinde ciddi bir kuraklık tehdidi ile karşı karşıya kalmıştır. 1970 yılında 857 metre olan gölün su seviyesi, günümüzde 836 metreye gerileyerek 21 metre azalmıştır. Bu dramatik düşüş, doğanın dengesizliğine ve insan faaliyetlerine işaret etmektedir. Aynı zamanda, su yüzeyinin kapladığı alan da 250 kilometrekareden 115 kilometrekareye düşerek yarıdan fazla küçülmüştür. Bu sert değişiklikler, gölün ekosistemini derinlemesine etkilemekte ve acil tedbirler alınmasını gerektirmektedir.
İklim Değişikliği ve Su Kayıpları
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumakcı, Burdur Gölü Eylem Planı çerçevesinde yaptığı açıklamada, gölün hem uluslararası Ramsar Alanı hem de ulusal düzeyde birinci derece doğal sit alanı olmasının ekolojik açıdan son derece önemli olduğunu vurguladı. Yumakcı, "Burdur Gölü, nesli tehlikede olan dik kuyrukların yuvası ve endemik tür olan Burdur dişli sazanının habitatıdır. Bu göl, biyolojik çeşitlilik açısından önemli bir değer taşımaktadır" dedi. Ancak iklim değişikliğinin olumsuz etkileri, gölün kuruma tehlikesini daha da artırmaktadır.
Burdur Gölü'nde Yağış Verileri
Bakan Yumakcı, Burdur Gölü Havzası'ndaki uzun yıllar ortalamasının 484 mm iken, son 10 yılın 8'inde bu değerin altında kalına geldiğini belirtti. Örneğin bu yılın ilk 11 ayında yağan yağmur miktarı sadece 304 mm olmuştur. 1980-2000 yılları arasında bu havzada ortalama sıcaklık 12,4 derece iken, bu yılın şu ana kadarki ortalama sıcaklığı 14,2 dereceye yükselmiştir. Bunun yanı sıra, göl yılda ortalama 179 milyon metreküp su kaybetmekte ve bu miktarın %78’i buharlaşmadan kaynaklanmaktadır.
Eylem Planı ve Alınacak Önlemler
Burdur Gölü Eylem Planı'nın amacı, su açığını kademeli olarak azaltarak gölü hayatta tutmak ve gelecek nesillere aktarmaktır. Bakan Yumakcı, bu plan kapsamında 5 yıl içerisinde 5,8 milyar liralık bir yatırım yapılacağını ve bununla birlikte yıllık 50 milyon metreküp suyun göl havzasına kazandırılmasının hedeflendiğini açıkladı. Eylem uygulamaları yaygınlaştırıldıkça, su kazanımının artmasının da beklendiğini sözlerine ekledi.
Alt Tedbirler ve Uygulama Stratejileri
Eylem planı, 8 ana eylem ve 35 alt tedbirden oluşmaktadır. İlk olarak, Havzada Ekosistem Temelli Entegre Su Yönetimi başlığı altında Tarımsal Su Kullanım Yönetimi, İlave ve Alternatif Su Kaynakları için çalışmalar ve Su Kalitesine yönelik projeler belirlenmiştir. İkinci olarak, Suyun Etkin ve Verimli Kullanılması başlığı altında Sulama Tesislerinin Yenilenmesi, Su Verimliliği Eğitim ve Farkındalık Çalışmaları gibi projelere odaklanılacaktır. Son olarak, Doğal Kaynakların Korunması başlığı altında tozamanın azaltılması gibi doğal temelli yaklaşımlarla halk sağlığını olumsuz etkileyen sorunlar ele alınacaktır.
Ekonomik ve Sosyal Etkiler
Burdur Gölü'nün kuruması hem ekosistem açısından hem de yerel ekonomi açısından ciddi sorunlar yaratacaktır. Gölün su seviyesi düştükçe, tarım ve balıkçılık gibi suya bağımlı sektörler tehdit altına girecektir. Özellikle tarım alanında, sulama için gereken suyun azalması, ürün verimliliğini düşürecek ve çiftçileri zor durumda bırakacaktır. Ayrıca, turizm sektörü de bu durumdan olumsuz etkilenecek; bölgedeki doğal güzelliklerin azalması, ziyaretçi sayısının düşmesine neden olacaktır. Bu nedenle, alınacak tedbirlerin acil ve etkili olması büyük önem arz etmektedir.
Sonuç ve Gelecek Beklentileri
Sonuç olarak, Burdur Gölü Eylem Planı'nın hayata geçirilmesi, Türkiye'nin su kaynaklarını koruma çabaları açısından kritik bir öneme sahiptir. Bakan Yumakcı, bu konuda kamuoyuna katılımın sağlanması ve çeşitli kurumlarla iş birliklerinin artırılması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve eylem planına katkıda bulunan tüm kurum ve akademisyenlere teşekkür etti. Tüm bu adımlar, Burdur Gölü'nün geleceği için atılacak önemli bir adım olacaktır. Gölün korunması, sadece yerel değil, ulusal bir sorumluluktur. Öyle ki, bu tür doğal kaynakların korunması, gelecekte sürdürülebilir bir yaşam alanı yaratmak için elzemdir.